Freitag, 1. Februar 2008

Sarışın Mavi Gözlü


O günü hic unutmuyorum, elimde oyuncagimla vardigim kapiyi, hayretle baktigim yollari, yerken tadina doyamadigim cikolatalari, duyupta anlayamadigim sözleri, yeni yeni oyunlari, tramvaylari ve yagmaktan bikmayan ama biktiran yagmurlari. Geldik iste yuvamizdan kac bin kilometre uzaklikta olan bu yesillik kapli ülkeye. Yere dösenen taslarla insan ve gökyüzünün ayni renk tonlarinda oldugu ülkeye. Sistemin icinde huzur bulan insanlarla dolu, kurallari uyulmak icin yapilmis, yolsuzluk kelimesinin kendi dillerinde karsiligi olmayan ve hatta buna gerekte duymayan bir ülke. Sarisin mavi gözlü Almanya´dayim. Gelenlerin uyum saglamasi gerekirken, aslinda gelenlere uyum saglayan ülke. Zamaninda yabancilari zehirleyip yok etmeye calisan, simdi ise yabancilarin en ugrak yeri olan ülke. Carpik ve karmasik bir tarih, tarihinden utanan hatta hala bunun sizisini yasayan ve hasarlarini tamir etmeye calisan bir ülke. Mimarisi ile bile belirli bir cizginin disina tasamayan, binlerce bilim adami ve sair yetistirmis ve insanogluna sunmus olan bir devlet. Geldigim vatan ise bir okadar karmasik ve düzene karsit. Hizla gelisen ve dört bir yani masmavi denizler ile kapli, insanlarin yagmur duasina ciktigi, yerlere dösenen taslarin pembemsi ton da üretildigi, politik gelisimleri maymun istahli, bir türlü düzene erisememis bir ülke. Yurdumun insani düzene ve kurala okadar yabanci ki arabaya konulan sinyal dügmesinin neden kondugunu bile anlamaz ve bu yüzden kullanmaya tenezzül bile etmez. Kirmizida gecilen, yesili hic olmayan esmer kahve gözlü Türkiyem. Ama burada nefes alacaz artik burada kosturup yolumuzu cizip hayatimizi sekillendirecez dediler bize, ne olursa olsun alismaya calisin. Disari ciktik, donuk insanlar, biz ise saskin kalmis türk vatandaslari. Cok ufagiz daha, siyahi beyazi ayirt edemiyecek kadar ufak, ama türk kültürüne sahip cikmaya cabalayacak kadar da büyük. Yasam ve hayat kosusturmaca ile bi sekilde akip gecerken biz bu zaman sürecinde ordan oraya savrulduk durduk. Daha cok türk kaldi icimiz, disimiz ise biraz daha almanlasmaya yakinlasti. Iki kültürün de güzel yanlarini almaya calistik belkide ama bi cok yerde cakistik. Cevrene uyum saglamak, ama bunu kültürünü kaybetmeden yapmak ne kadarda zormus halbuki. Ara sira parcalayip ayiriyor beni bu karisiklik iste bu yüzden hep düsünmekten uzak durmayi tercih ediyorum. Düsündükce battigim bu ikilemin yüz üstüne cikmasini engelliyorum belkide bu tavrimla. Beni bulundugum konuma eristiren ise ailemden aldigim egitim. Simdi ise onca sene yasanilmis bir hayattan sonra ortaya cikmis bir karakter olarak fikirlerimi ve kültür anlayisimi savunmaya calisirken, karsimdan aldigim tepkiler cogu zaman cökmeme ve cizdigim resimleri veya kurdugum hayalleri sorgulamama sebep oluyor. Bunca zaman neye inanmisim ben diye kivrilmak zorunda kaliyorum suskun köseme. Oysaki ben donup kalmisim göctügüm zamandaki türkiyemde, orasi degisirken ben korumaya ve sabitlemeye cabalamisim. Yasadigim ülkeden aldigim ise hep ayni sey olmus: Sen türksün, türklügünü koru. Türklük veya almanlik diil benim derdim, sadece kültürümün özünü bilmek, saymak ve onu hak ettigi gibi yasamak. Düsüncelerimden dolayi bazen kücümseniyorum hatta bazen cok geri kafali oldugumu bile düsünüyorlar, oysaki ben sadece özünü arayan ama bi sekilde yolunu kaybetmis, ara sira önüne cikan agaclardan cesitli meyvelar toplayip salatasini yapmaya calisan kücük masum daha cok saf bir kizim. Ikilem de kalmis Almanya da yasayan türk gurbetciler ve ben diye ayirt ederken aslinda ben de onlar gibi düsünüyormusum. Benim de onlardan bir farkim yokmus megerse. Ben sadece belki de ailemden gelen egitimden dolayi bi yerimi daha siki tutabilmisim ama ayni zamanda uyumumuda saglamaya calismisim. Kaybolmamisim bu kültür savasi icersinde, yada yeterince kaybolmamisim. Cektigimiz ipin ucunda hep Türkiye sevdasi olmus, zaten ipide o yüzden cekmisiz. Simdi ise ipin ucu yaklastikca, cekmesi daha da bir zorlasiyor. Geri dönmekten hic korkmayan ben, korkularimin farkina varip onlara yenik düsüyorum. Cünkü ben arada kalmis kültürdeyim, hala onu korumaya calisiyorum, kumral kültürümü. Duydugum hersey artik ters yönde etkiliyor beni, yoksa alman damarim mi kabariyor belirsiz. Bir türlü ayirt edemezken kültür savasindaki taraflari, nereye ait oldugumu bile tam belirliyemiyorum. O yüzden yaziyorum, icimde dönen pervaneleri biraz da olsun yavaslatmak icin belkide, yada okunuldugunda tastikleyecek insanlarin oldugunu bilipte yanliz olmadigimi görebilmek icin. Benim de vatanim Türkiye, kanim gurbetci ve düsüncelerim alman-türk karisimi!

1 Kommentar:

Anonym hat gesagt…

acaba bu yuksek türklük duygusu bizim zaafımızmı yıllarca bize hep aşılanan kelimeler türk öğün çalış güven nemutlu türküm diyene türke türkten başka dost yok.acba biz bizbu zihniyetle günümüzün almanyasının tüşünmekten utanır göründüğü lanetlemeye çalıştığı ve çoktan terk ettiği o miliyetçilik ırkçı ve şoven duygularla örülmüş olan kalıbınamı girmeye çalışıyoruz.
oysa biz bu duygulara neredeyse aynı tarihlerde başlamıştık. haydi biraz kendimize saygılı olalım ve kendimize sormaktan korkmayalım.