Dienstag, 4. März 2008

İnsanoğlu


Sınav ders iş derken birde baktım geçivermiş herşey, birde baktım akıvermiş zaman. Şu an trenin camından yansıyan Frankfurt güneşini izliyorum, insanoğlu kuş misali, sabah nerde akşam nerde. Güneşin yansıması bu yoğun ve yorgun günün acısını çıkarıyor sanki. Kulağımda "Norah Jones" kadife sesi ile tamamlıyor eksik yerleri. Geleceğe bir adım daha yaklaşmanın huzuru ve heyecanı var içimde. Son durakta binbir göz bekliyor beni heyecanla, benim adıma sevinenler topluluğu. Böyle kirlenmiş dünyada bunu sçyleyebilmek güzel olsa gerek. Güneişn yansırkan yarattığı renk tonu yüzüme gülümsemeyi yapıştırıveriyor. Gün geçiyor, yazılar son sayfaya dayanıyor, yolum bitiyor. Aslında bitmiyor, daha ne yollar bekliyor kim bilir beni. Önüne sunulan gün demeti, bazen huzur, bazen hüzün, bazen mutluluk bazen de hepsini bir arada sunabiliyor sana. Geride kalan anılar, önünde kalanlarda süpriz olsun. Derlerki "kader" diye bir şey var, ama yine eklerlerki "kaderin senin elin de". Elimde olsun ozaman, her günüm böyle olsun, bir trende güneşin yansıması mutlu edebilsin beni. Zaten Shakespeare ne demiş: "İyi veya kötü yoktur, bir şey vardır bunu iyi veya kötü yapan düşncelerimizdir". Her şey bir kökten çıkıp dallanır. Kader bizim elimizdeymiş, hadi bakalım ozaman!

3 Mart 2008/ Mannheim-Aachen ICE 17:48

Keine Kommentare: